"Gün, güzelleşiyor senin yüzünü aklıma getirdiğimde" dedi çocuk kendi kendine biran!
Renkler, hiç ama hiç bu kadar çekici gelmemişken şuana dek! artık o rengi istiyordu hayatında. Bir kere tutup tadını aldıktan sonra hani yere düşer ya şanssız bir şekilde çocuğun elinden horoz şekeri, aynı bu durumdaydı sanki! Yüzüne bakan herkes bu adamın gülmesi gerektiğini düşünüp bu yönde telkinler veriyorlardı. Arkadaşları ile konuşmaları normalden çok daha kısa sürüyor, her halinden belli oluyordu bir şeylere alışamadığı!
Ama ne derdini soran oluyordu ne de bunu sormaya cesaret edebilen birileri. Kendi içine, kendine saklıyordu tüm gizemli dertlerini. Bunu dinlediği şarkılarla, içtiği biralarla hafifletiyordu sadece, kim bilir belki de hafifletmek yerine iyice tuz basıyordu yarasına çivi çiviyi söker mantığı ile. Bir gün geliyor öteki gün geçiyordu, alışamadığı şey her neyse kafasını ve bence kalbini zorluyordu. Bu zorlukların yanında bir de hayatla uğraşıyordu yetmezmiş gibi. Bir şeyler devamlı beyninde hatıra unsuru oluşturuyor, bunlardan kurtulmak için karşısına çıkan tüm fırsatları elinin tersiyle ve sertçe itiyordu. Aklı bu hususta kalbi ile ortak çalışıyordu resmen. Normalde anlaşamayanlar şimdi neden birlik olup hatıraları onun imkansızlıklarına savaş açması için zorluyorlardı ki!?
Kız ne durumdaydı acaba? Ne yapıyordu? Nasıldı? Acaba Tunalı'da gezinirken şekerli kar kokusunu onunla tatmak istiyor muydu hala? Ve ya hala onunla elele sahilde yürümek istiyor muydu yalın ayak?
Bunun gibi binlerce soru işareti ve en önemlisi hasreti hiç bu kadar almamıştı onu ondan. İsterse hiç hatırlamasın, isterse unutmuş olsun onu yaralamazdı, onun istediği çok farklıydı!
Kızın yastığına sarılıp ona has kokusuyla uyumak istiyor, bunu hayal ediyordu son 6 gecedir. Ama her bunu düşündüğü gece biran kalkıyor ve bulamıyordu hiç birşey. Hayallerle uyumak, umutlarla uyanmak alışkanlık haline gelmişti ve her uyandığında bir şeyleri arıyor gibi delice dolaşıyordu küçük, ona has ve karanlık odasında...
Suçlu muydu? Haklı mıydı?
Anlayamıyor, susuyor, düşünüyordu sadece. Ne kadar içerse belki o kadar çok hızlı unutmaya çalışırdı. Bir bira açtı yine gece gece...
Balkonda soğuttuklarından.
Yalnız, ihtiyar balıkçıyı oynuyordu gene,
Oynamak zorunda olmadığını bile bile.
Aklı denizdeydi Akdeniz'de....
