RADIO
5 Kasım 2011 Cumartesi
Warm Beer and Cold Women
Tüm karmaşıklıktan, tüm maillerden ve ışıklardan uzak. Biraz tenha biraz çakır keyiflik lazım.
İşten çıktığımda MP3 playerımı açtım. Duyduğum ilk şarkı Tom Waits'in "Warm Beer and Cold Women"ı oldu. Ne kadar doğru dedim içimden bu söz öbeğine.
Sona doğru içtiğim tüm biralar ılıktır hem, karşılaştığım kadınların soğukluğu gibi.
İş çıkışı barda nefes almak gibisi yok.
Attım kendimi Passage'a. İnsanlar deli gibi eğlenirken biramı yudumlayıp onlara bakıyordum çaresiz. Kimisi oturduğu yerin üstüne, kimisi cep telefonunu koyduğu masaya çıkıp dans ediyordu. Bugün Cuma akşamıydı ve tamamen hızlı, eğlenceli müzik havası hakimdi mekana. Rock değildi bu ama enstrümanları aynıydı. O an tongaya bastığımı anladım.
Bir bira, bir bira daha sonra. Arada eski aşklarını anarak "belki kız arkadaşım olsa daha iyi eğlenip, daha güzel stres atardık" diyordum içimden. Etrafımda onlarca güzel giyinmiş kız ve mavi kırmızı yeşil olarak devamlı renk değiştiren sahne ışıkları. Kalabalıktan ordan oraya koşarken kış ayında terlemiş garsonlar, ellerinde boş bira bardakları. Çoğu halinden memnun gibiydi ama insanların.
Sorunsuz yaşıyor gibi görünüp belki de bir çok derdini içinde taa derinlerde biryerlere saklamışlardı çok sonra yüzleşmek için.
Ama şuan buna gerek ve ihtiyaç yoktu. Eğlenme vaktiydi. Belki de mekanda ki dans etmeyen tek kişi bendim. Masamda ki çakmağın kaç ele değdiğini hatırlamıyorum bile. Yavaş yavaş başımın döndüğünü ve hesabın kabardığını hissettim ve mekanı terk ettim.
Sol omzumda ağır bir laptop çantası elim cebimde yürüyordum pis ve soğuk Ankara sokaklarında birçok mekan geceye daha yeni merhaba diyordu oysa. O an istediğim tek şey bir taksi bulup bir an önce de evime varmaktı. Yalpalayarak bir taksi durağına yaklaştım. Sırada bulunan taksinin yakınına doğru yönelmiştim ki şoför hemen arabay atladı. Benim dışardan sarhoş bir müşteri gibi göründüğüm su götürmez bir gerçekti. Araca biner binmez yolu söyledim ve çantama sarılıp ayarsız gözlerimle ışıklı yolları seyrettim. Şoför kokumdan rahatsız olmuş olacak ki o soğukta camı araladı. Evime az kala muhabbet etmeye çalıştı ama zaten ofsayt olan görüntümün üstüne kayık cümle kurmak istemedim ve sohbetine karşılık vermedim.
"Hı hı hı" geçiştirmece.
Evin önüne geldiğimde cüzdanımdan 17 TL yazan taksi metre için 20 TL uzattım karşılık olarak 5 TL verdi ve suratıma güldü şoför.
Gecenin karanlığın da başka sarhoşları taşımak için kayboldu gitti. Kapının önünde duran arabama baktım umutsuzca, 2 ay önce olduğu gibi yine arızalıydı.
Sarhoşken başardığım en iyi şey kapıyı açarken doğru anahtar ve tek sefer de sokma işlemidir. Bunu yaptım ve içim bir an gereksiz bir mutluluğa kapıldı.
Yılların Alkolik Karikatüristi böyle ufak şeylere sevinerek acaba yaşlandığını mı hissediyordu?
Yo, yo.. Henüz değil :)
Buarada herkese iyi bayramlar gençler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)